Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün şu sözleri ile başlayalım
:
"Biz batılı ülkelerden geri kalmamak için hemen her alanda gayret sarf ediyor; yok bütçemizle,kendi yağımızla kavrularak silkinmeye, ayağa kalkmaya, kimseye boyun eğmeden yaşamaya yepyeni bir ulus olmaya çalışıyoruz.Bunu yaparken de ulusumuzun hamiyet duygularından, bilinçli yarım duygularından yararlanmaya gayret ediyoruz.Dağ başlarında köşe bucak mağaralarda kadınlı erkekli çalışıp,mermi ve silah yapan bu ulus,dünya durdukça özgür yaşamaya hak kazanmıştır.Sırtlarında mermi taşıyan,erkekleri kadar kahraman kadınlara sahip olan bu ulus için artık boyunduruk altında yaşamak mevzu bahis olamaz." (1)
Bu sözleri ile Atatürk Türk kadınının ne kadar çalışkan, cesur, azimli, vatan sever ve güvenilir olduğunu belirtmiştir. Bu yazıda Türk kadınının yapabildiklerini en yakın mazimiz Osmanlı ile başlayarak olaylar ve kişiler üzerinden yapılanlar ile Türk kadınının ne kadar farklı, yetenekli ve tabiri caizse mükemmel olduğunu göstermeye çalışacağım. Bu yazının yazarının bir erkek olduğunu şimdiden bilmenizde fayda var.
İlk olarak belirtmeliyim ki İslamiyet öncesi Türk kadını daha özgür erkeğe göre daha avantajlı ve hatta yönetimde söz sahibi olduğu zaman daha yetkin ve sözü dinlenirdi.İslamiyet sonrası tanzimata kadar kadın Türk İslam devletlerinde ikinci sınıf bir insan olmuştu.Tabii yinede insandı, vatandaştı ama Fransa gibi insan yerine koymamazlık da yapılmadı.Gelelim Tanzimat sonrası gelişen olaylara.
Tanzimat dönemiyle birlikte,kadının statüsü tartışılmaya başlanmış ve kabul edilen yeni yasalarla kadının lehine düzenlemeler yapılmıştır. Eğitimin öneminin anlaşılmasıyla beraber,toplumu şekillendiren kadınların eğitimi üzerinde durulmuş olmakla birlikte, geniş bir kitle bu olanaklardan yararlanamamıştır.1876 Anayasası ile din ve mezhepten doğan konular dışında,hak ve ödevler bakımından kadın-erkek eşitliği teorik olarak sağlanmış ise de uygulamada sağlamamıştır. II.Meşrutiyet döneminde kadın sorunları,özgürlük bağlamında, geniş boyutlarda tartışılmıştır
. (2) Sizce bu durumun yani kadının varlığının ve statüsünün tartışmaya açık bir konuymuş gibi tartışılması ne kadar Türk örf ve adetine yada insan ahlakına uygun ?
Erkekler veya yetkililer bunları tartışırken gelelim Türk kadınları o süreçte neler yapmış.
Bu yaşanan tartışmalar ve sonrasında Osmanlının içinde bulunduğu durumu özetleyecek olursak. Savaşın başlaması ile kadınların , önce eşlerini sonra 10-12 yaşından başlayarak erkek çocuklarını savaşa göndermeleri onların nasıl dayanıklı , sabırlı ve vatansever olduğunu göstermez mi? Süregelen bu olaylarla birlikte Türk kadınları postane,telgrafhane,maliye ve hastahaneler de çalışmaya başladılar.Bu örneklerden en belirgini de hem halka hem orduya giyim kuşam yetiştirmeye çalışan Bursa ipek fabrikasında yüzlerce Türk kadını savaş boyunca varını yoğunu vererek çalışmıştır.
İlerleyen zamanlarda Osmanlı Devleti'nde kadınlar lehine düzenlemeler yapılmıştır.1917' de kabul edilen bir kararname ile evlilik din adamlarının yetkisinden çıkarılıp devlete bağlanmıştı.İslam dünyasında kadın lehine alınmış ilk karar olması ise gayet üzücü ve ilgi çekicidir.Yazının başında da belirttiğim üzere bu aslında dinden kaynaklanan değil arap kültürünün dine yansımalarından dolayı ileri gelen bir durumdur.
|
Cevdet Paşa'nın Kızı ve İlk Türk Roman
Yazarı Fatma Aliye Hanım |
Osmanlı Devleti'nde savaş döneminde kurulan kadın derneklerinin önceliği, savaş zamanı, cephedeki askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak olmuştur.
1.Cevdet Paşa'nın kızı ve ilk Türk roman yazarı olan Fatma Aliye Hanım tarafından kurulan ve savaş yaralılarına yardım eden
"Cemiyet-i İmdadiye" Meşrutiyetin ilk kadın kuruluşudur.
2.Hilal-i Ahmer Kadınlar Merkezi
3.Nezihe Muhittin 'in başkanlığında faaliyete geçen "Donanma Cemiyeti Hanımlar Şubesi" önemli hizmetlerde bulundu.
I.Dünya savaşı boyunca kadın cemiyetlerinin sayısı da giderek artmıştır
4.Halide Edip'in başkanlığını yaptığı "Teali-i Nisvan Cemiyeti" ise kadınların kültürlerini arttırmayı hedeflemiştir.
(3)
5.1906'da kurulan Alem-i Nisvan (Kadınlar Dünyası) dergisinin kurucusu İsmail Gaspıralı. Fakat derginin basındaki isim ise kızı Şefika Gaspıralı. Bu dergi sayesinde kadınların Rusya da eğitim alanındaki uyanışı;siyasi,ekonomik ve kültürel alanlarda da canlanmayı sağlamıştır.
Dönemin o kısıtlı şartlarında ve tehlikeli ortamında dergi çıkarmak cemiyetler kurmak ve bu cemiyetlerin amacından sapıp Türklük mücadelesine kendini adamış olması sizce de bu kadınların ne kadar cesaretli,fedakar ve vatansever olduklarını göstermez mi? Neyse bu tarihlerde kadınların her şeyden önce ne kadar çalışkan olduğunu gördük.Durun! Daha yazı bitmedi devamı var.
6.İlk Kadın Başbakan: Tansu Çiller
7.İlk Kadın Avukat: Süreyya Ağaoğlu
8:İlk Kadın Opera Sanatçısı: Semiha Berksoy
9.İlk Kadın Bakan: Türkan Akyol
10.İlk Kadın Başhekim: Gönül Bingöl
11.İlk Kadın Belediye Başkanı: Sadiye Hanım
12.İlk Kadın Tiyatro Oyuncusu: Afife Jale
13.İlk Kadın Savaş Pilotu: Sabiha Gökçen
14.İlk Kadın Jet Pilotu: Leman Altınçekiç
15.İlk Kadın Kaymakam: Özlem Bozkurt
16.İlk Kadın Yüksek Mimar: Münevver Gözeler
17.İlk Kadın Maç Hakemi: Lale Orta
ve
Daha nice Türk Kadını bu topraklarda ilkleri başardı hemde diğer milletler de kadınların vatandaşlığı, şeytan olup olmamaları ve insanlıkları tartışılırken.İşte Türk Kadını her türlü zorluğa göğüs germiş her alanda kendini göstermiş Türk milletini millet yapan en yegane unsur olmuştur.Bu hayatta her şeyimizi borçlu olduğumuz kadınlara bu gün bir kere daha "seni seviyorum" anne,hayatım,kızım veya kardeşim diyelim.Kadınlar gününü, anneler gününü yada doğum günlerini beklemeden onları her gün sevelim ve saygı duyalım.
Kaynak
1.İ.Kalıpçı , Atatürk ve Kadın , TCZB Yayını
2.Yrd.Doç.Dr Saadet Tekin, a.g.e
3.Mehmet Özden, Türk Yurdu Dergisi ve İkinci Meşrutiyet Devri Türkçülük Akımı (1994)
Yorumlar
Yorum Gönder