Güneşten gelen ışınlar yeryüzüne çarpar dünya bu enerjinin çoğunu emer buda gezegeni ısıtır ve yüzeyinin kızıl ötesi ışıkla parlamasını sağlar. Fakat atmosferdeki karbondioksit de yayılan termal radyasyonun çoğunu emer büyük bir kısmını yüzeye geri gönderir böylece gezegen daha da sıcak olur sera gazı etkisi dedikleri bundan ibarettir.
1990’lı yıllar bin yılın en sıcak on yılı, 20. yüzyıl da en sıcak yüzyıl
olmuştur. 1990’larda yedi defa en sıcak yıl rekoru kırılmış ve 1998 yılı, bin yılın en
sıcak yılı olmuştur. Yeryüzündeki ortalama sıcaklıklardaki
artışa, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (Intergovernmental Panel on
Climate Change-IPCC) iklim değişikliği üzerine yayınlamış olduğu son iki raporda
da dikkat çekilmiştir. Kurumun 2007 yılında yayınlamış olduğu 4. değerlendirme
raporuna göre, 1995-2006 yılları arasındaki 11 yıl, 1850 yılından beri ölçülen en sıcak 12 yıl arasında yer almıştır. Aynı kurumun bir önceki
değerlendirme raporuna göre, küresel iklim değişikliği ile yakından bağlantılı olan
küresel ısınma konusunda yapılan gözlemler, dünyamızın 20. yüzyıl boyunca
1901-2000 yılları arasında ortalama 0.6 C° düzeyinde bir sıcaklık artışı yaşadığını
ortaya koymuştur. Bu duruma ek olarak, yayınlanan 4. ve son
rapora göre ise, 1906-2006 yılları arasında yeryüzündeki ortalama yüzey
sıcaklığındaki artış devam etmektedir. Buna göre, 1906-2005 yılları arasındaki
ortalama yüzey sıcaklığı artışı 0,74 Co dereceye yükselmiştir.Peki Küresel ısınma ne? Birde buna bakalım.
Küresel Isınma Nedir ?
Sera gazının etkisini yukarıda anlatmıştık.Birde literatür tanımına bakalım. "Atmosfer çeşitli gazlardan oluşur. Güneş ışınları atmosferi geçerek
yeryüzünü ısıtır. Atmosferdeki CO2, CH4, N2O, O3, CFC (kloroflorokarbon)
gibi gazlar güneşten yeryüzüne gelen ısının bir kısmını tutarak yeryüzünün
belirli sıcaklık derecesinde kalmasını sağlar. Atmosferin ısıyı tutma özelliği
sayesinde denizlerin, okyanusların donması önlenmiş olur. Atmosferin bu
ısınma ve ısıyı tutma özelliğine sera etkisi denir."
Atmosferde bulunan bazı gazların Güneş’ten gelen görünür dalga
boyundaki ışığa karşı daha geçirgen; ancak, yeryüzünden yansıyan görünmez dalga
boyundaki ışığa karşı daha az geçirgen olması nedeniyle, dünyamız beklenenden
daha fazla ısınır.Küresel ısınma olarak adlandırılan bu süreç, dünya enerji dengesinde
meydana gelen değişimin doğal bir belirtisi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan
küresel ısınma, yaşanan doğal bir sorunun ilk belirtisi olarak görülmektedir.Küresel ısınma, kutuplarda ve yüksek dağlarda birikmiş olan buzulların
giderek erimesine neden olduğu için, denizlerin seviyelerinde buzulların
erimesi oranında yükselme görüleceğinden Hollanda, Belçika, Danimarka,
Almanya gibi ülkelerin deniz seviyesinde veya altındaki toprakları zamanla
denizlerin istilasına uğrayarak, birçok doğal felaketlerin tetikleyicisi
olabilecektir
Dünyamızdaki olağan üstü ısınma ile ilgi yapılan çalışmalarda,
dünyadaki sıcaklık değişimlerinin nedenleri olarak güneş ya da dünyadaki volkanik
faaliyetler gibi doğal nedenler bulunduğu gibi, insan kaynaklı etkenler de dikkate
alınmıştır. Gözlem sonuçları ve modeller karşılaştırıldığında, insan kaynaklı nedenler ve doğal nedenlerin tek başlarına küresel ısınmadan sorumlu olamayacağı
sonucu ortaya çıkmıştır. Doğal kaynaklı ve insan kaynaklı modeller birlikte
değerlendirilip gözlem sonuçları ile karşılaştırıldığında ise, kurulan modelin
gözlem sonuçları ile uyuştuğu gözlenmiştir.
Volkanik faaliyetler sonucu atmosfere yıllık ortalama 500 milyon ton karbondioksit girmektedir.Peki ya bizler insanlar dünyanın fetihçileri ve sahipleri evimize ne kadar sahip çıkıyoruz söyleyeyim.Biz insanlar kullandığımız enerji kaynakları ve şahsi faaliyetlerimiz sonucu atmosfere yıllık ortalama 30 milyar ton karbondioksit salgılıyoruz.Bakın aşağıda bizim yaptıklarımızın küçük bir tahmini senaryosu yada yol açabileceği sorunları buldum.Bu sadece bir kısmı!
Bu arada kömür, petrol ve organik materyallerin yakılması sonucu ortaya
çıkan aeresoller, sera etkisi yaratan gazların tersine, atmosfere ulaşan güneş
ışınlarını uzaya geri yansıtmaktadır. Sera gazlarından farklı olarak, aeresollerin
soğutucu etkileri bulunmaktadır. Ancak, aeresollerin ömürleri sera gazlarına göre
daha kısadır ve etkileri daha yereldir. Bunun yanı sıra, aeresoller, asit yağmurları ve hava kalitesinde bozulma gibi çözülmesi gereken başka problemlere de yol
açmaktadır.
Peki hiç düşündünüz mü? Bu sorunların dışında deniz seviyesinin yükseleceğini ve daha fazla sorunun ortaya çıkacağını.Mesela çok sevdiğimiz sahil kentleri artık kayıp kentler olacak ve sahilde güneşlenmek bir hayal.Tabii biz insanlar buna da bir çözüm buluruz fakat ekilecek toprak kalmayınca üstünde barınacak toprak kalmayınca bir ağacı yok eden insanlar keserken acımayan ve içi sızlamayan insanlar ne cevap verecek veya ne düşünecek?
KÜRESEL ISINMAYI ÖNLEYE BİLİR MİYİZ?
Birçok çözüm örnekleri mevcut olmasına rağmen kaç tanesini yapıyoruz veya kaçımız yapıyoruz. Bu gün bile küresel ısınmanın yeterince etkisini görebiliyorken bir şey yapmadan sadece hızlı bir şekilde tüketiyoruz. Bu sorun için herkes bir adım atarsa en az 8000000 adım demek olurken hala " başkaları da yapıyor" deyip yanlışa ayak uydurmamız ne kadar acı. Çözüm önerileri ne kadar aynı da olsa, ne kadar hep duyuyor da olsak, insan her zaman unutur . Biz bir kaç tanesini sıralayalım:
1 ) Suyu kullanırken kullanımı en aza indirgemek.
2 ) Olabildiğince geri dönüşüm malzemesi kullanmak ve geri dönüşümü mümkün ambalajları geri dönüşüme ulaştırmak.
3) Doğayı ağaçlandırmak.
4) Çevreyi temiz tutmak.
bu liste temel liste insanlar bu konuda hala kendini bilinçlendirmiş durumda değil. Bu konu sadece halkları ilgilendirmiyor devlet yöneticilerinin, hakimlerin, öğretmenlerin, mimarların da ilgilenmesi gereken bir durum. Bu doğayı bu duruma sokanların düzeltmesi gereken bir olay. Yani biz insanların !!!
İşte gelecekte çocuklarmnıza ve torunlarımıza böyle yaşanılmaz ve belki üstünde basacakları yeşillik olmayan ve hatta nefes alması daha güç bir dünya bırakacağız.
Daha sağlıklı toplum için ağaç dikin.
Yorumlar
Yorum Gönder